Özgeçmiş:
Mehmet Ünal, 1951 yılında Çanakkale’de doğdu. 1963 yılında ailesiyle birlikte İstanbul’a göç etti. Bakırköy Halk Evi’nde tiyatroya amatör olarak başladı. Lisans Kültür Merkezi Tiyatro Okulu’nda eğitim aldıktan sonra, Lisans Kültür Merkezi’nden ayrılan grupla birlikte tiyatro eğitimini geliştirmeye çalıştı. 1970-1971 Halkevleri Deneme Tiyatrosu ana kadrosu üyeliğinde bulundu. Daha sonra 1975 yılında Halk Sahnesi oyuncularının kurucu ve aktif üyesi oldu.
1976 sonbaharında, kendi deyimiyle aşkının peşinden Almanya’ya gitti ve oraya yerleşti. Almanya’da tiyatro yapma olanağının kısıtlı olduğunu anladığında, fotoğrafa olan ilgisine yoğunlaştı. Türkçe ve Almanca yayınlanan günlük, haftalık veya aylık dergi ve gazeteler için serbest olarak çalışmaya başladı.
Özellikle portre fotoğrafçılık dalında gerek Türkiye’de gerekse Almanya’da saygın bir yer edindi. Ünal, Türkiye ve Almanya’da yaşamını sürdürmektedir.
Sergi: Memleket Almanya
Türkiyeli ’Konuk İşçiler’in Almanya’daki 50 yılı
Göçmen ülkesi Federal Almanya ile göç veren ülke Türkiye Cumhuriyeti, 2011 yılında önemli bir jübile kutladılar. İki ülke 30 Ekim 1961 tarihinde “İşçi Göçü Anlaşması”nı imzalamışlardı. Bu önemli jübilenin hak ettiği biçimde kutlanması ve gelecek nesillere belgesel bir kaynak olabilmesi için bu sergi hazırlanmıştır.
Bu serginin fotoğrafları 1977-2010 yılları arasında çekilmiştir.
Sergi 100 fotoğraftan oluşmaktadır. Gezici sergi olarak tasarlanmış ve Friedrich-Ebert-Vakfı, Regionalbüro Rheinland-Pfalz tarafından Almanya’nın yaklaşık 25 kentinde sergilenmiştir.
“35 yıl süresince Türk göçmenlerle birlikte çalıştım.
Fotoğrafçı olarak 35 yıl kentlerde, kasabalarda, köylerde ve beldelerde dolaştım. Türk göçmenlerin günlük yaşamlarını tanıma fırsatım oldu. Onların çalışma yaşamlarını, koşullarını birebir izledim.
Bu yıllar içerisinde, onların başarılarına ve başarısızlıklarına tanık oldum.
Onları fotoğrafladım.“
Bu fotoğraflar yalnızca konuk işçilerin göç memleketindeki gelişmelerini göstermiyor, aynı zamanda onların erdem, tinsel ve ruhsal yetkinliklerinin de birer belgesidirler.
“Entegrasyon“ kelimesinin yeniden tanımlanması gerekmektedir. Çünkü bu insanlar artık konuk işçi değildirler. Bu toplumun bir parçasıdırlar. Toplum yeni biçimler kazanmaktadır. Nereli olduğumuz, dinimiz ve dilimiz birincil derecede önemli olmamalıdır.
This post is also available in: İngilizce