Özgeçmiş:
Emin Özmen, Türkiye’nin Sivas şehrinde dünyaya geldi. İstanbul Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’ne geçmeden önce Samsun 19 Mayıs Üniversitesi”nde Fizik okumaktaydı. 2008 yılında HSBC finansmanıyla “Anadolu İnsanı” ve Türkiye’deki 26 şehre uzanan bir programın bir parçası olarak bir mikro krediye erişim sağlayabilen kadınlarla ilgili hikaye koleksiyonu olan “Türkiye’de Mikro Kredi Hikayeleri” isimli iki resim kitabı yayınladı. 2008 yılında kariyerine, Türkiye’nin başlıca günlük gazetelerinden olan Sabah’ta başladı. Bu arada Avusturya’nın Linz şehrindeki Sanat ve Tasarım Üniversitesi’nden medya fotoğrafçılığı ve belgesel (fotoğrafçılık) konusunda bir derece aldı. 2011 yılında Somali’deki susuzluk konusundaki çalışması Turkuvaz Kitap tarafından yayınlandı. Aynı yıl Tohoku Deprem felaketi ve Yunanistan’daki ekonomik protestolarda görev aldı. Ertesi yıl, Suriye iç savaşını ve Irak’taki DAEŞ krizini çekti. Çalışmaları isim vermek gerekirse CNN, Der Spiegel, The Guardian, Los Angeles Times, Le Monde, Paris Match, Libération, The Telegraph, Bild gibi yerlerde kullanıldı. Emin Özmen, aralarında Dünya Basın Ödülü ve Prix Bayeux Calvados Halk Jürisi Fotoğrafı gibi ödüllerin olduğu bir dizi ödül kazandı. Hali hazırda İstanbul’da yaşamakta olup çalışmalarına Agence Le Journal’da foto muhabiri olarak devam etmektedir.
Sergi: Araf
Haziran 2015’te BM Mülteci Ajansı yıllık raporunda, 2014 yılında mültecilerin ve yerinden olmuş insanların sayısının rekor bir rakamla 60 milyona ulaştığını duyurdu. Üzücü bir rekor.
Soğuk, haşin ve gaddar bir rakam bu.
2012’den beri Emin Özmen, uyuşmazlıklar sarmalında olan yerlerinden edilmiş insanlarla uzun bir fotoğrafik dokümantasyon işine girişmiştir. “Mülteci” olmaya zorlanmış insanlarla tanışmak için birçok kez Suriye, Türkiye, Irak ve Avrupa’ya seyahat etmiştir. Bu çalışması sırasında onların anılarını toplamaya ve deneyimleriyle duygularını “yakalamaya” çalışmıştır.
Fotoğraflarıyla birlikte Emin Özmen, hayatları alt üst olmuş bu insanların koşullarını algılamaya çabalamıştır. Yakalanan şey ise duyguların bir boşluğudur.
Bu insanların hayatları, hikayeleri ve kaderleri, bekleyiş, umut, endişe, karmaşıklık ile birlikte yaşama, çatışma ve belirsiz ve karmaşık bir durumda arasında asılı kalmış görünmektedir: Araf.
Araf. Araf suratlarına, duruşlarına yansıyan duyguların görünüşüdür, bazen sadece bir anlığına bir el hareketinde görünür.
Şehirlerinin bombaların altında yıkıldığını izlerken yüzlerindeki beklenti ve gerginliği görüyoruz. Belki o onların eviydi, aceleyle terk ettikleri.
Mülteci kamplarında devam ettirilen zor bir hayat. Korku ve soğuk var bazen. Bekleyiş, daha fazla bekleyiş. Umut da var.
Bütün aileler, daha iyi bir hayat umuduyla köhne teknelerle her şeyi riske ediyorlar. Genellikle aşağılamayla karşılaşıyorlar. Diğerlerinin bakışları, baskıcı. Tutuklamalar. İlgisizlik. Onları daha sonra, başka bir yerde, daha güvenli bir yerde tekrar bulma umuduyla ailelerini terk ettikleri zamanki suçluluk bazen.
Ve sonra bir gün, bazıları şehirlerine geri dönüyor. Üzerlerine keder çöküyor. Daha önce evlerinin olduğu yerde yıkıntıları bulmanın getirdiği keder. Ve daha sonra ortalığa hakim olan sağı edici bir sessizlik.
Bu fotoğraf sizi bizleri, zamanın asılı kaldığı, çıktının belirsiz olduğu ve her şeyin hala mümkün olduğu muğlak sınırları olan bir bölgeye götürmektedir.
Bu çalışmayla Emin Özmen, gün be gün, Araf’ta kaybolmuş bu insanların hayatlarını bizimle paylaşmaktadır.
This post is also available in: İngilizce