Özgeçmiş:
1962 yılında Sarıkamış’ta doğdu. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Fotoğraf Bölümü’nü bitirdi. 1986 yılında Güneş Gazetesi’nde foto muhabiri olarak göreve başladı. Kuruluşundan itibaren dört yıl Aktüel Dergisi’nde; Doğu Avrupa’nın çözülme sürecini belgeleyen foto röportajlara imzasını attı. 1994′den beri Hürriyet Gazetesi’nde görev yapıyor. 1995′te Cezayir’deki Silahlı İslami Terör Örgütü (GİA) ile yaptığı röportaj dünyada yayınlandı. ABD’nin Irak’ı işgalini başından itibaren izleyen Karakurt, başta Gazeteciler Cemiyeti olmak üzere yurt içi ve yurt dışından çok sayıda ödüle sahiptir.
Sergi: Türkiye’nin Mültecileri
Ancak Suriyeliler yalnız değil, Türkiye’de 60’ı aşkın ülkeden yaklaşık 53 bin sığınmacı evsiz, işsiz, okulsuz, kimliksiz halde yaşıyor.
Bir köy evinin alt katında depodan bozma dar bir alana doluşmuştu, yüz kadar kadın ve çocuk. Üç gün önce Suriye’deki savaştan kaçmış, bin bir zorluk içinde Asi Nehri’ni geçtikten sonra Türkiye tarafındaki Hacıpaşa beldesine ulaşmışlardı. Büyükler yaşadıkları çaresizliği ve öfkeyi birileriyle paylaşmak istiyorlardı: “Elli senelik kocamı, çocuklarımın babasını bırakıp gelmek zorunda kaldım. Ayakları tutmadığı için yürüyemiyordu, bize yük olmak istemedi.
Kader arkadaşımı terk edeceğim hiç aklıma gelmezdi, içim yanıyor” derken gözlerinden yaşlar boşanıyor 70’indeki Nadire Meymo’nun.
Son iki yıldır Türkiye gündeminde önemli yer tutan Suriyeli sığınmacılar halkın dilinde çoktan mültecilik kavramıyla eşleşmiş durumda. Sığınmacı ve Göçmenlerle Dayanışma Derneği’nden İbrahim Vurgun Kavlak’a göre bu oldukça olumsuz bir gelişme: “Şimdi herkes mülteci sıkıntısı deyince Suriyelileri anlıyor. Geri kalanlar, yani başka ülkelerden kaçıp gelenler unutuldu. Aslında asıl problemli alan burası çünkü diğerleri ile hiç kimse ilgilenmiyor.”
This post is also available in: İngilizce